İşte O Gün

Hayaller fikirlerin, fikirler davranışların, davranışlar alışkanlıkların şekillenmesinde etkendir. Hepsi de insan karakterinin oluşumunda ve gelişiminde önemli unsurlardır.

“Hayaldi, gerçek oldu” ifadesini ilk duyduğumda etkilendiğimi belirtmeliyim. İç içe mesajlar sunan bu ifadede hayal sanılan şeylerin gerçekleştiğini; yine hayal zannedilen bazı şeylerin de gerçekleşeceğine vurgu yapılmaktadır. Biz çevremizden zaman zaman şu cümleleri duyarak büyüdük: “ Biz göremeyiz, belki siz veya çocuklarınız görür.” Şimdi düşünüyorum da büyüklerimizde yaşadıklarından dolayı ne bir hayal ne de geleceğe dair bir ümit kalmış. Elbette yaşanan olumsuzlukların insan üzerinde etkisi büyüktür.

Şöyle bir bakıyorum geçmişe doğru. Tarihten günümüze acaba kaç millet düştüğü yerden tekrar tekrar kalmayı becerebilmiştir. Destanlarla dolu atalarımızın tarihi gösteriyor ki milletimiz insanlığına/bağımsızlığına çok düşkündür. Canı, kanı pahasına da olsa bunun mücadelesini vermiştir. Kendisine zincir vurmaya çalışanlara da, onları zincirlere vurarak değil insanlığını göstererek örnek olmuştur.

İşte bugün bu topraklar üzerinde “Misak-ı Milli” duygusuyla kurulmuş bir devlete sahibiz. Akif’in deyişiyle “çılgınların zincir vurmaya çalıştığı” bu millet, köklerinin sağlam bastığı bu topraklarda koca çınarın tutsak edilemeyeceğini onlara göstermiştir.

O günden bu güne sahip olduğumuz değerler nedeniyle dünya insanlarının gözü üzerimizde olmuştur. “Yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışı da Türkiye’nin söyleyeceği sözlerde önemli bir ilkesi olmuştur. Bugün yaşadığımız coğrafyada ve dünyanın değişik bölgelerinde savaşlar, iç çatışmalar ve kargaşalar içindeyiz. Ülkemiz elbette bunlardan etkilenmekte, zaman zaman bu sorunlar yumağı içine çekilmek istenmektedir. Ne olursa olsun ülkemiz ilkeli duruşuyla bunları aşabilecek güçtedir.

Sahip olduğumuz ve beslendiğimiz değerler sayesinde Cumhuriyetimizin 100. yılında kökleri çok daha sağlam, gölgesi tüm dünyayı kuşatan bir ülke olma yolunda ilerliyoruz. Bunun farkında mıyız? Farkında olmalıyız. Çünkü “insanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen bir büyüğün sözleri hala kulaklarımızda çınlıyor. Ötelerden gelen bu ses adeta bir hedef de gösteriyor.

İşte şimdi Türkiye bu yolda ve bu hedefe doğru ilerliyor. İnanıyorum ki 2023 yılına ulaştığımızda sapasağlam duran/görünen kocaman bir çınar gibi olacağız. Çünkü o gün adaletin gerçekleştiği, kardeşçe yaşanan, hoşgörünün tekrar yeşerdiği, ahlakiliğin öncelendiği, temel insan hak ve özgürlüklerinin sağlandığı bir ülkede yaşıyor olacağız. Yaklaşık son on yılda yaşadığımız değişim ve dönüşümler bunun gerçekleşeceğine olan inancımızı artırıyor.

İşte o gün, kendi zenginliklerinden beslenen koca bir çınar gibi olacağız.

İşte o gün, beslendiğimiz değerleri tüm dünyaya tohum olarak saçmış olacağız.

İşte o gün, tüm insanları gölgemize alacak kadar engin bir hoşgörüye sahip olacağız.

İşte o gün, özgüveni yüksek, söyleyecek bir sözü olan, sözü dinlenen bir ülke olacağız.

İşte o gün, “insanın yaşatılacağı, insanca yaşanan” bir ülke olacağız.

İşte o gün, dünya insanlarının kardeşliğini sağlamaya örnek ve önder olacağız.

İşte o gün, barış limanına sahip bir güven ülkesi olacağız.

İşte o gün, bizi biz yapan değerlere tekrar sahip olacağız.

İşte o güne bu günden gidilir.

Ancak her vatan evladı da o gün için bugün çalışmayı görev bilmelidir.

Çünkü bu bir hayal değildir, gerçekleşecektir.

Hayal ise de gerçekleşmelidir.

29.05.2011 | Musa AYDOĞDU