Aramızda Selamı Yaymak

 Merhaba diyorum öncelikle. Tüm Çaybaşılı hemşehrilerimiz merhaba. Bu köşenin müdavimleri merhaba. Yazımızla ilk defa karşılaşan herkese merhaba. Bu satırları yazmak için çabalayan parmaklarım merhaba. Bu satırları okuyan gözler sizlere de merhaba.

 İçimden gelen o sıcacık sevgiyle kucaklıyorum herkesi. Ne yazmalı, nasıl yazmalı diye sormuyorum bile kendime. Parmaklarım klavye üzerinde dolaşırken aklımdan geçiriyor düşünceler bir bir. Düşünüyorum. Düşünceler benim elbette. Ve o anda yazıya düşüyor düşüncelerim. Ama yazıya dökülmeye başladığı an başkaları da ortak oluyor düşüncelerime.

İşte bu yüzden selamlıyorum herkesi önce. Önce kendimi selamlıyorum. Sonra başkalarını. Tüm canlıları ve bütün varlıkları selamlıyorum. Selamların en güzelini gönderiyorum. Allah?ın selamı üzerimize olsun.

 Önce selam olsun diyoruz. Önce selam deyişimiz boşuna değil. Allah Rasulü, o güzel insan, örneklerin en güzeli selamla/selamlaşma ile iligili ne güzel de öğüt gönderiyor bizlere.

Yanındakilerle sohbetin ilerlediği bir andır. Söze başlar yine, “Yaptığınız zaman aranızda sevgiyi arttıracak bir şey söyleyeyim mi size?” der. Oradakiler, “buyur ey Allah’ın Rasulü” derler. Dudaklarından akıp gelir işte o güzel sözler. Kulak verelim bu sese. Biz de dinleyelim. Davranışlarımıza dökelim de bu öğüdü davranışlarımız bir güzelleşsin. İşte o güzide insan buyuruyor: “Aranızda selamı yayın.”

 Bu yüzden çok önem vermeliyiz selama. Barış için, sevgi için. Çünkü selam o kadar önemli ki hayatımızda barışın anahtarı, sevgiye giden yolda atılan ilk adım, olumlu iletişimin başlangıcı.

Kendimize soralım. Bizle sevgi ve barış istemiyor muyuz? Kim istemez ki diyeceğiz. Davranışlarımız aksini söyler gibi. Bireysel hayat tarzı gittikçe daha çok egemen olmuyor mu günümüzde. İnsanlar aynı binalarda birbirlerini tanımadan, tanışmadan, selamlaşmadan, birbirinin yüzüne bile bakmadan yıllardır yaşayıp duruyorlar. Gittikçe uzaklaşıyoruz birbirimizden. Selamdan uzaklaştıkça da artıyor uzaklığımız. Güvenimiz kalmıyor kimseye. Aramızda selamla atacağımız güvenlik temelleri yerine, güvenlik duvarları yükseliyor.

O yüzden selam diyoruz. Mutlaka selam/Selamlaşma. Şu andan itibaren başlayalım selama. Kendimizden başlayalım mesela. Kendimizle barışık olmak çünkü her şeyin başı. Sevgi dolu olmaktır. Sevgi olup akmaktır nice gönüllere. Selam verelim dedik. Verdik selamımızı tanıdıklarımıza ve tanımadıklarımıza.

Elimde kalem

Dilimde kelam

Sözümde selam

Tüm varlığa selam. Güzel bir başlangıç için, barış için, sevgi için?

Bilgimiz olsun.

İyi bir iletişim, sıcak bir diyalog sağlamak için selamlaşmada kullanılan lafızlara takılmayalım. Elde edeceğimiz sonuç daha önemlidir. İslam toplumunda sembol haline gelmiş ve Allah’ın selam, rahmet ve bereketini dilemeyi ifade eden geleneksel selamımız (Selamün Aleyküm) son derece güzel ve anlamlıdır. Ancak günümüzde farklı kültür ve alışkanlıklara sahip insanların bir arada yaşadıkları dikkate alınırsa toplumda sıkça görülen değişik selamlaşma biçimlerini kullanmak da selamlaşmanın amacına hizmet edecektir. Dolayısıyla, yerine göre ‘merhaba’, ‘günaydın’,?nasılsınız?, ‘hayırlı sabahlar’, ‘iyi günler’, ‘iyi akşamlar’, ‘hayırlı geceler’ gibi selamlama kalıplarının kullanılması önemlidir. Selam verenin tercih ettiği kalıba göre karşılık verilmesi, iletişimin sağlıklı olması bakımından güzel, insanlığın gereği olması açından önemli ve dini bakımdan da bir gerekliliktir.

21 Şubat 2008 | Musa AYDOĞDU